İslam’ın beş şartından biri olan hac “yönelmek, ziyaret etmek” anlamlarına gelir. Dinî ıstılahta ise imkânı olan her Müslümanın belirlenmiş zaman içerisinde Kâbe-i Muazzama’yı, Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmesini ve bu mübarek mekânlarda belirli görevleri yerine getirmesini ifade eder.
Hac ibadeti; her yıl farklı milletlerden Müslümanı bir araya getiren, her türlü makam mevki ve üstünlük sıfatlarını ortadan kaldıran, müminlerin kardeşliğinin en bariz şekilde tezahür ettiği bir ibadettir.
Fahr-i Âlem Efendimiz aleyhissalatü vesselam hac ibadetiyle ilgili şunları buyurmuştur:
• “Hac ve umre yapanlar Allah’ın misafiridirler; O’na dua ederlerse icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse bağışlar.”
• “Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı hariç) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) döner.”
• “Allah’a iman ve O’nun yolunda cihattan sonra en faziletli amel makbul bir hacdır. Makbul bir haccın mükâfatı da ancak cennettir.”
Hac ibadeti özetle şöyle yapılır:
(Türkiye'den giden hacıların çoğunluğu temettü haccı yaptıkları için aşağıda temettü haccının tarifi yapılmıştır.)
• Temettü haccı, hac mevsimi içinde umre yapıp ihramdan çıktından sonra vakti gelince tekrar ihrama girip hac yapmaktır.
• İhrama girme: Mikat sınırları geçilmeden havaalanında ihrama girilir. İki rekât namaz kılınır, umreye niyet edilir ve telbiye getirilir.
• Tavaf: “Bismillahi Allahü Ekber” diyerek Hacer-i Esved selamlanır ve umre tavafına niyet edilerek tavaf edilir.
• Umre sa‘yi: Umre sa‘yini yapmak üzere Safa’ya gidilir. Sa‘y yapıldıktan sonra ihramdan çıkılır.
• Hac için ihrama girme: Terviye günü yani arife gününden önceki gün iki rekât ihram namazı kılınır. “Allah’ım! Hac yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek hacca niyet edilir. Böylece hac ihramına girmiş olur.
• Arafat vakfesi: Arafat vakfesi arife günü öğle namazından sonra Arafat’ta kıbleye dönülerek yapılır. Güneş batana kadar Arafat’ta kalınır, sonra Müzdelife’ye gidilir.
• Müzdelife vakfesi: Akşam ve yatsı namazları burada cem-i tehirle kılınır. Namaz, zikir, dua ve Kur’an okunarak gece burada geçirilir. Güneş doğmadan Mina’ya hareket edilir.
• Akabe Cemresi’ne taş atmak: Müzdelife vakfesinden sonra Akabe Cemresi’ne gidilerek yedi taş atılır.
• Şükür kurbanı kesmek: Şeytan taşlandıktan sonra Harem bölgesi sınırları içinde bizzat veya vekâlet yolu ile kurban kesilir.
• Tıraş olmak: Kurban kestikten sonra saç tıraş edilerek veya kısaltılarak ihramdan çıkılır.
• Ziyaret tavafı: Bayramın birinci günü şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olma vazifeleri yerine getirildikten sonra Kâbe-i Muazzama’ya gidilir ve farz olan ziyaret tavafı yapılır. Bayramın üçüncü günü güneş batımına kadar bu tavafın yapılması gerekir.
• Cemrelere taş atmak: Bayramın 2. ve 3. günleri zeval vaktinden sonra küçük, orta ve büyük (Akabe) cemrelere yedişer taş atılır.
• Veda tavafı: Bütün vazifeler yerine getirildikten sonra Mekke-i Mükerreme’den ayrılmadan önce veda tavafı yapılır. Böylece hac ibadeti tamamlanmış olur.
Hac Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Hac kimlere farzdır?
Sağlık, mal ve yol emniyeti bakımından haccetme imkânına sahip, hür, akıl sağlığı yerinde ve büluğa ermiş her Müslümana farzdır. Borcu olmayan, aile fertlerinin her türlü ihtiyacını karşıladıktan sonra hacca gidip gelebilecek kadar malı olan ve kendisi hacdayken ailesinin geçimini temin edebilen kimselere hac ibadeti farz olur.
Başkasının yerine hac yapılabilir mi?
Kendisine hac farz olmuş bir kimse sağlık, yaşlılık vb. bir sorun sebebiyle hacca gidemeyecek durumda ise başka birisini kendi yerine hacca göndererek vekâlet yoluyla hac yaptırabilir.
Kendisine hac farz olduğu halde hac vazifesini yerine getiremeden vefat eden kimsenin yakınları ne yapmalıdır?
Zengin olduğu halde hacca gidemeden vefat eden kimse bıraktığı maldan kendisinin yerine haccedilmesini vasiyet ederse malının üçte birinin hac masraflarını karşılamaya yeterli olup olmadığına bakılır. Eğer yeterliyse bu vasiyet yerine getirilmelidir.
Eğer vefat eden kimse böyle bir vasiyette bulunmadıysa vârislerden biri kendi malından onun adına hac yapabilir. Bu durumda vefat eden kimseden hac borcunun düşmesi umulur.